15 Mart 2012 Perşembe

  Adam  sabahın karanlığında hışımla çıktı evden asansör dururken hızlı adımlarla indi merdivenlerden ve apartmandan kendini dışarıya zor attı.Sanki nefes alamıyordu ,sigarasını yakıp bir nefes çekti  sokaklar bomboştu insan değil bir köpek bile yok dedi içinden.İçi burkularak baktı sokağın ıssızlığına bir ben miyim mutsuz ,umutsuz ve yalnız?Yürümeye başladı hava buz gibi soğuk az da olsa serpiştiren karın altında .Yürüyordu ama nereye bilmeden içinde yangın yeri dışarıda buz gibi bir hava.Caddenin sonuna vardığında arabasını hatırladı ve hızla geri dönüp arabasına bindi  pastaneden çay ve gevrek alıp hızla ilerledi.Bomboş yollar ,tek tük yanan ev ışıklarının arasında bir ben miyim kendini sokaklara vuran dedi.Arabasını kuytu bir yere ağaçların arasına park etti koltuğu iyice geriye çekip gözlerini kapattı ve düşünmeye başladı.Düşünceler mi gözlerine yaşları dolduruyor yoksa hayat mı ağlatıyordu bilemedi yalnız geldiği şu hayata yalnız devam etmeliydi.Dişlerini kenetledi öfkeyle direksiyonu yumrukladı.Sakinleşmem lazım dedi çayından bir yudum aldı.Kendisi bir dershane işletmecisiydi, iyi bir yer edinmiş ,kaliteyi hep arttırmış,çevresi ile diyalogları çok iyi olan bir öğretmendi.15 yıldır bu sektördeydi bilgisini çok iyi aktaran ve  iyi öğrenciler yetiştiren  birisiydi.3 yıl başka dershanelerde çalışmış sonra kendine küçük bir dershane açmış ve adım adım büyümüştü.5 yaşlarında kader onu yalnızlığa mahkum etmiş akrabaları tarafından büyütülmüştü o yüzden hep aileye hasret kalmıştı.38 yaşındaydı 3 yıl önce avukat olan eşi ile tanışmışlar iyi bir arkadaşlığın ardından evlilik yapmışlardı.Aralarında aşk olmamıştı ama iyi bir dostlukları olmuştu.1,5 yıllık evlilikte dostlukları yavaş yavaş sevgi ve saygıya dönüşmüştü belki deli gibi aşık değildi ama eşini seviyordu .Ama geçen zaman arkadaşlığı da yok etmeye başladı ,didişmeler ,restleşmeler çekilmez olmaya başlamıştı.Eşiyle tanıştığında o iyi bir avukatla çalışıyordu hatta %30 
hissesi vardı stajer olarak başlamış ve bu konuma gelmiş.Birlikte çalıştığı avukat eşinden 10 yaş büyük ve evliydi , eşiyle aralarından su sızmazdı hem iyi dost hem arkadaş hem iş ortağı idiler genelde her konuda hep hem fikirdiler buna bazen şaşırırdı ama yılların arkadaşlığı derdi.Bazen içinden bir sızı geçer aralarında bir şey var mı diye düşünür ,onların yakınlığından rahatsızlık duyar ama dile getiremezdi.Beraber yemeğe gittiklerinde ortamı inceler davranışları tartardı ama benim kuruntumdur diye susardı.
     İki hafta önce dershaneye çıkıp gelen avukatın eşinin anlattıkları ile her şey gün yüzüne çıkmıştı.
Şaşkanlığını üzerinden atamamış anlattıklarını dinlemiş ne yapacağını bilemez halde öylece dunup kalmıştı.10 yıl önce eşinin yanına girdiğini ve işin %30 ama hayatlarının tamamını ele geçirdiğinden bahsetti her şeyimiz alt üst oldu dedi kadın.O kızdan hep rahatsız oldum çok yalvardım işten çıkar diye ama çıkarmadı dedi  ama ne ondan ne de benden vazgeçmedi.Belki evlenince düzelir diye düşündüm ama evlilik sadece bir paravandı onlar için ,seni de kullandılar dedi.Çok şaşkındım sadece diyebildiğim neden siz bırakıp gitmediniz.Ben her şeyi kabul ettim ve özgürce yaşadım,gezdim ,mal sahibi oldum ama bunların acısını almayacağımı sanmayın herşeyin yeri,zamanı ve sırası var deyip çekip gitti.Söylediği son söz ise beyninde yankılanıyordu sürekli ''terk etmiyorsam eğer terk edildiğimdendir bana geri döndüğü gün ter edeceğim''..
       Paranoyaklık olmasın diye dile getirmediğim şeyler meğer gerçekmiş.Eşimle aramızda olan aşılamaz mesafe  demek bu yüzdenmiş dedi.Beni niye kullandı,nasıl sakladı ,nasıl anlamadım beyninde dolaşan sorulara cevap arıyor her şeyden nefret ediyordum.O gün ertesi gün eve gitmediğini ve bilinmezlik deryasında gezdiğini hatırladı,olayları açığa çıkarmak için izleri aramaya başladı ama gördü ki delile gerek yokmuş her şey ortadaymış.Ama fark edemeyen tek  kendisiymiş.Hiç bir şeyi bozmadan sessizce evine ,işine gidip geldim sömestri tatilini bekledim ve işte bu gün son gün dedi içinden gidiyorum buralardan.Dün gece eşiyle olan son konuşmaları  hatırladı.Zavallı eşi ağlayarak özür diliyordu bu adamdan saplantı gibi vazgeçemediğinden bahsediyordu ama başaramadığını da söylemişti.Sabaha dek konuştular ve adam daha fazla küçülme karşımda dedi konuşmayalım ben gidiyorum almak istediklerini al ve beni rahat bırak çık git hayatımdan dedi.Seninle hiç bir şekilde görüşmek istemiyorum ne izin ne yüzün ne sesin kalmasın hayatımda .Herkes hak ettiğini yaşar hak ettiği kadar mutlu olur ama sen beni hak etmiyorsun dedi evden çıkıp gitti.
      İşte halen bunları düşünüyor işin içinden sıyrılamıyordu ama yeni bir başlangıç yapıp hayata tutunmalıydı ....................

Hiç yorum yok: